Bitlis'te beş minare...

Şimdi ben muhalefet partisinde vekil ya da yönetici olsam alırım Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarını satır satır okur, didik didik ederim. Çıkarttığım sonuçları da, slogan diye yazarım, twit diye atarım, afişe basıp asarım, broşür yapar uçaktan aşağı salarım...

Ama yok kardeşim, çalışmıyor muhalefet!.. Biz görünce, biz yazınca da oluyoruz, "baba muhalefet!" Muhalefet partilerine ve de AKP'ye bu son kıyağım. Neden mi AKP? AKP'liler de çalışsın biraz. İktidarın rehavetine kapılmasınlar. Koz vermesinler rakibin eline. Şunu dersek ne anlam çıkar, bunu söylersek nereye gider diye hamleleri hesaplasınlar. Siyaset sanatı iyi satranç bilmeyi gerektirir, unuttunuz mu?

Yer; Niğde. Tarih; 3 Mart 2014. AKP mitingi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kürsüde…

R.T.E.; "...Biz bunun genel müdürlüğünü de biliyoruz. Bunlar ne sandığı bulabilirler, ne milleti bulabilirler, ne de milletin yakasını bulabilirler... "
İyi de canım ustam, millet de demez mi;

. Cebimizi bulmasınlar, yeter...

R.T.E.; "...Biliyorsunuz CHP ve MHP ruh ikiziydi. Şimdi bunlara bir de Pensilvanya eklendi. Şimdi üç kafadar oldular. Bu üç kafadara, üç koyun verin kaybedip gelirler..."

İyi de canım ustam, millet de demez mi;

. Yiyip de gelmesinler, yeter...

R.T.E.;  "Bitlis’te beş parti bir olmuş. Duydunuz mu? CHP, MHP, BBP, DP bir tane daha vardı ama… Neyse beş tane parti. Bu beşinin toplam oyu zaten yüzde 7."

İyi de canım ustam, millet de demez mi;

. Bitlis'te beş minare beri gel oğlan beri gel / Cebimde yok beş pare beri gel canan beri gel...

***

(Sevgili okurlarıma, yazımın bu bölümünü mümkünse mum ışığında, fonda blues müzik çalarken okumanızı tavsiye ediyorum... Acayip arabesk etkisi yapıyor, denedim…)

Çok ayıp ama Sayın Kılıçdaroğlu!..

. Benden rol çaldınız...
. 10 yıl beklemişsiniz, hiç bir şey değişmemiş. Bir gün daha bekleyemez miydiniz?
. Yapılır mı benim gibi taze yazara bu? Kalbimi kırdınız, yazma şevkimi aldınız elimden...

Bu sitemlerimin nedenine gelince, umarım aşağıdaki yazının tümünü okursunuz... Siz bu yazıyı okurken ben çoookkk uzaklarda olacağım.

4 Mart 2014 Salı günkü yazımda şöyle demiştim;

"Son gelişmelerle bu seçim yerel seçim olmaktan çıktı. Bu seçim, hırsıza karşı, namussuza karşı, yalana ve talana karşı bir seçim olacak. Boş verin pareleli, kısa devreyi, kaseti, deşifreyi. Açıklayın mal varlığınızı. Vatandaş da gönül rahatlığı içinde oyunu temizden yana, namusludan yana kullansın... Aklanmanızın, paklanmanızın tek yolu kendinizin ve aile fertlerinizin malvarlığını açıklamaktan geçer."

O da ne? Siz, evet siz sayın Kılıçdaroğlu, 3 Mart Pazartesi günü açıkladınız mal varlığınızı. Yani benim yazı yayınlanmadan bir gün önce. Yani benim yazı daha dizgideyken. Sabah sabah ekranda altyazıları görünce ben de bir hüsran, bir hayal kırıklığı ki sormayın. Hani halk arasında bir deyim vardır;

"Yememiş, içmemiş yetiştirmiş haberi..."

Aynen öyle vallahi. Çok kırıldım size sayın Kılıçdaroğlu... Hatta bana nazire yapar gibi aile fertlerinizin mal varlığını da eklemişsiniz listeye. Buna rol çalma derler ama olmaz ki... Ben bir gün önceden, Twitter'da duyurdum, Facebook'da duyurdum. E-postalar gönderip duyurdum. SMS'ler atıp duyurdum. "Yarın Karşı Gazete'deyim. Alın, okuyun, eleştirin" dedim. Duyurumun başlığını da, "Mal varlığı" koymuştum. Yazım yayınlandıktan sonra da şöyle çığlıklar atacaktım sosyal medyada;

. Köşe yazım bomba etkisi yaptı; ........ ....... açıkladı. Sıra diğerlerinde.
. Şok, şok, şok... Ne dediysem o; ........ .......  açıkladı. Sıra diğerlerinde.

Üstelik açıkladığınız mal varlığı listesi incir çekirdeğini doldursa keşke... Bunca yıl genel müdürlük yap, siyaset yap, milletvekilliği yap, aday ol, genel başkan ol... Çıka çıka ortaya böyle bir mal varlığı listesi çıksın!.. Onun da bir kısmı tazminatlara, sucuğa gitsin... Yok vallahi çok ayıp ettiniz. 10 yıl beklemişsiniz, malvarlığınız hiç değişmemiş, bir gün daha bekleyebilirdiniz. Ne değişecekti? Yapılır mı benim gibi taze yazara bu? Kalbimi kırdınız, yazma şevkimi aldınız elimden...

Ahhhh Kılıçdaroğlu, ahhh...

Biliyorsunuz, milletvekiliniz önerge verdi mecliste. Yazdığım gazetenin satışını engellemek için türlü oyunlar tezgahlıyorlar. Gazete balyalarını açmadan iadeye yazıyorlar. Bazı market zincirleri bile bile koymuyor tezgahlarına Karşı Gazete'yi. Ne olurdu bir gün daha sabredip öyle açıklasaydınız mal varlığınızı. Hatta bir de ekleseydiniz;

"Yalçın Çakır Karşı Gazete'de yazmış, buyurun ben de açıklıyorum mal varlığımı."

Ben de her Salı ve Perşembe günü köşemi duyurmak için tırmalamaktan kurtulacak, tek taşla binlerce okura ulaşacaktım.
Ama durun umudumu yitirmedim. Malvarlıklarını açıklamaları için çağrı yaptığım daha 4 isim var;

. AKP lideri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli, BDP eş genel başkanları...
İçlerinden biri çıkıp diyecek;

"Yalçın Çakır yazmış Karşı Gazete'de, ben de açıklıyorum mal varlığımı..."

Umudumu yitirmedim, bekliyorum...

Kalbim kırık ama yine de gözlerinizden öpüyorum.

***

GBT’zedeler!..

Başlıktan ne anladınız desem… Anlatayım efendim. Önce ben de anlamamıştım, anlattı arkadaşlar bine yakın mesaj ve e-postayla.

. Onlar, sabah akşam kaçıyorlar, kaçak yaşıyorlar, GBT’ye girmemek için okula gidemiyorlar.
. Onlar, bu seçimlerde oy kullanamayacaklar, GBT’ye girmemek için sandığa gidemeyecekler.
. Onlar, GBT denen sistemle polis ve jandarma tarafından her yerde aranıyorlar.

Peki ama niye? Bu konuda yazmaya devam edeceğim. Bana gelen e-postalardan yalnızca birine şimdilik yer veriyorum;

Yerel seçimler yaklaşırken meydanlar da, ekranlar da renklenmeye vaatler de çoğalmaya başladı. Ülkenin mevcut durumuna bakıldığında bazı bölgeler için partilerin bir oy için bile çok büyük mücadele verdiğini rahatlıkla görmekteyiz. Bu kadar önemli bir seçim arafesinde 700.000'den fazla bakaya seçim öncesinde GBT uygulamasından dolayı sandığa gidemeyecek gibi.

Yani neymiş GBT’zedeler… Bedelli askerlik bekleyen, kaçak duruma düşen, umutları suya düşen 700 binden fazla insanmış. Yani;


“1 oy, bir oydur oğlum…”

Mart. 06, 2014

Karşı Gazete

NETWORK

Bumerang - Yazarkafe

Flickr