F Tipi meselesi
Neden bu insanlar sokaklarda bağırıp çağırıyor? Kimsenin iplediği yok. Hiçbir TV kanalı bu konuda bir tartışma programı yaptı mı? Bir haber bülteninde "neden bu tartışma" sorusu şöyle enine boyuna, hani o bilmem kimin apış arasını anlatırken gösterilen ihtimam (!) ile ele alındı mı? Hadi bırakın "bunlardan beklenmez ama şu kanalda var" diyebildik mi
Böyle düşünürken Flash TV’de Yalçın Çakır bir psikolog ve bir doktor (ki mahkûmlarla ilgili çalışmalar yapan, yani konuyu bilen) konuğu ile konuyu enine boyuna konuştu.
Ve bir toplum düşünün, F tipini sadece haberlerde gördüğü, polisler tarafından karga tulumba götürülen insan manzaralarından anımsıyor. "F tipini protesto edenlere polis müdahale etti" cümlesi belki akılda kalan tek cümle. Ya gerideki o büyük gerçekler?
İşte asıl önemli olan toplumun, sorunlardan her alanda uzaklaştırılması, uyutulması. Yoksa magazin olmuş, onun bunun aşkını, derdini yayınlamış... Ve "zaten derdimiz çok, hiç olmazsa bunları izlerken vakit geçiyor" diyen gerçekten çok geniş bir kitle... İşte böyle!
"Ektikleri aşkın tohumlarını yiyorlar"... Romantizmin içine eden laflardan biridir "aşk tohumları"... Üreme dürtüsünün üstünün örtülüp sunulmasından başka bir şey değil. Show "Televole"de bu daha da gaddarlaştırılarak (!) aşk tohumları yedirilmiş... Bu metni yazan arkadaşımızın aşk ve tohum ile ilgili saplantıları olduğu düşüncesindeyim... Yani öfkeli bir yaklaşım!
Havana’nın (İstanbul’un vitrinine hitap eden gece kulübü) işletmecisi Emre Ergani Sabah’ın pazar ekinde gerçekleri söylemiş.
"İnsanlar (tabii kasdettikleri bizler değil, malum şahıslar) TV’de on saniye görünmek için milyonlar akıtıyor (...) Ben TV’de haftada bir saatin üstünde yer alıyorum (...) Havana’ya gelen herkes bilir ki kapısında paparazzi var"... İş bu kadar basit... Yani kimsenin yakalandığı filan yok! Alan razı, satan razı.