Ali Şimşek; Yurt Gazetesi
KÖŞE YAZISI

Gerçek Gündem

Eylül. 15, 2012  | Yurt Gazetesi | Ali Şimşek

Türkiye’nin ruhu Yalçın Çakır

Flash Tv’de geçtiğimiz ay sona eren “Gerçeğin Peşinde” programıyla Yalçın Çakır, bu ülkenini en önemli fenomenlerinden. İçimizi acıtan ya da tuzu kuru bir rahatlık içindeysek, dışarda olduğumuz sürece bizi güldüren, bu kadar da olmaz dedirten Türkiye’nin ruhu Yalçın Çakır.

Flash Tv'de geçtiğimiz ay sona eren “Gerçeğin Peşinde” programıyla Yalçın Çakır bu ülkenin en önemli fenomenlerinden. İçimizi acıtan ya da tuzu kuru bir rahatlık içindeysek, dışarda olduğumuz sürece bizi güldüren, bu kadar da olmaz dedirten Türkiye'nin Ruhu Yalçın Çakır. Onun programlarında alt ve geleneksel orta sınıfların üçüncü sayfaya teşne hayatları, aldatmalar, evden kaçmalar, sulusepken barışmalar, aile içi şiddet ve ensest, dolandırılan komşular; yani ne ararsak var bu 3.sayfa laboratuarında. Flash Tv bunu iyi beceriyor, yarışması dizisi ve eğlencesiyle. Samimi bir hemşericilikten, mahalle raconuna ve meddah geleneğine geniş bir halk kültürü mirasını ucuz bir estetik (kitsch) ile harmanlayan bu kanal, yaptığı programlarla alt sınıfların dolayımsız acılarını, kart borçlarını, dertlerini dramlaştırarak vermekte kendine has bir tarz da oluşturacaktır.

Flash ve Gerçeğin Peşinde, “Büfeci islam” ile de harmanlanmış, yeri geldiğinde faşizan rövanşlara da açık, kavruk toprağımızın albenili, şıkırtılı ekranı oluyor. Hem ağlıyor hem de vur çatlasın oynıyoruz elektro sazların kıvrak ezgileriyle. Flash... flash... Az sonrayla inleyen hayatlarımız işte. Açıkçası ben ne zamandır bekliyordum, Flash TV gerçeklerinin Yeni Türkiye Sineması'nda görünmesini. Sinemamız, bizzat Zeki Demirkubuz'un 3. Sayfa filmine de adını veren bu çaresizliğin, güçsüzlüğün Yeraltı Adamı olmanın dünyasına, ürkek de olsa dokunmaya çalışıyordu. En son Nuri Bilge Ceylan'ın “Bir Zamanlar Anadolu'da” filmi dolayısla dolaştık, alt sınıfların kurak bozkır gibi umutsuzlukları arasında. Evet, uzun bir dönem aydınların ve orta sınıfların boğuntulu “Çoğunluk” dünyasından sonra sinemamız alt sınıflarla, yoksullarla yeniden yüzleşmeye çalışıyor. Yeşim Ustaoğlu'nun 21 Eylül'de vizyona girecek son filmi Araf, işte bu yüzleşmeyi bir yüzakına çevirmeyi başarıyor.

GERÇEĞE ÇAĞRI

Başrollerini Neslihan Atagül, Barış Hacıhan ve Özcan Deniz'in paylaştığı film fabrika dumanlarıyla sarmanlanmış Karabük'te bambaşka bir arada kalmayı anlatıyor. Bayat çay ve kızarmış yağ kokan otobüs mola yerlerinde çalışan genç bir kız, hiç konuşmayan, yorgun bir kamyon şöförü, genç kıza delicesine aşık, internet kafelerin dumanlı mekanlarında vakit öldüren, Acun abisinin programına bir video göndermek hayali kuran, çakma giysileri ve apaçi müzikleriyle bir yeni yetme de üçgeni tamamlayıveriyor. Ustaoğlu bir Gerçeğin Peşinde programının arka planına giriyor; ta ki ekranda sonlanıncaya kadar. Kamyon şöforünden hamile kalan ve terkedilen kızın aşlesinden hamileliğini gizlemesini,sonra bir hastane tuvaletinde düşük yapmasını ve ceninin pencereden atılmasını izliyoruz. Sonrası mı, babasının silahıyla çevreye ateş açıp hapse düşen gencin okumadığı pişmanlık mektupları. Ne kadar tanıdık değil mi? Onlarca gazete haberlerinden hatırlıyoruz işte. Ustaoğlu, karlı yollar, izbe mahalleler, geniş planlarla sarsıcı bir gerçeklik oluşturuyor. Yoldan savrulan kar tanelerini bile yüzünüzde hissettirecek geniş kadrajlı bir sinamasal deneyim bu. Bir Flash TV programının arka planındaki örgüyü adım adım izlerken, filmin sürprizi ve mutlu ama kırık sonu geliyor. Hapisteki genç Yalçın Çakır'a mektup yazıyıp yardım istiyor. Son sahnede ise bizzat Yalçın Çakır'ın kendisini ve anonsunu görüyoruz; nikah memuru ve şahitlerle beraber. Yönetmen binlerce versiyonu olabilecek Flash bir hayatı bizzat en bilinen arayüzünden yakalıyor. Çünkü Yalçın Çakır bizim kavruk çaresizliğimiz ya da umudumuz oluyor. Ne diyelim her hayat birgün Flash TV ekranına uzanıverir. Canımızı acıtsa da...

Yazıya bağlantı; Yurt Gazetesi