Çağnur Öztürk; Haftasonu Dergisi; Yalçın Çakır röportajı
RÖPORTAJ

Tarihe tanıklık etmenin hazzını aldım

Ağustos. 22, 2013  | Haftasonu Dergisi | Çağnur Öztürk

"Tarihe tanıklık etmenin hazzını aldım"

Yalçın Çakır, yıllardır ekranda. Yeni nesil onu reality programlarından tanısa da o haber kökenli bir televizyoncu ve geçen yıl ani bir kararla realıty program yapmayı bırakıp haberciliğe ‘Gerçek Gündem’ programıyla dönüş yaptı. Çakır ile programını ve yeni çıkan kitabı ‘Bu Daha Başlangıç’ı konuştuk

Yalçın Çakır, televizyonda her zaman konuşulan ve tartışılan bir isim oldu. Tartışılan işler yaptı ve şu anda bence en dikkat çekici yönü Gezi Parkı olayları için yazdığı kitabı ‘Bu Daha Başlangıç’ ile yazarlığa da başlaması. İkinci kitabının adı ise sloganın devamı: ‘Mücadeleye Devam’

Reality program türü denince akla ilk siz geliyorsunuz. Neden bıraktınız?

12 seneye yakın reality hazırladım ve sundum. Ülkemizde ilk reality program yapımcısı ve sunucusuyum. Ancak ‘Bu Daha Başlangıç’ kitabımda reyting ve kalite ilişkisini çok açık ve net anlattım. Yani reality’i bırakma nedenim en açık, net ve acı şekliyle yer alıyor. Televizyon dünyasının gerçeği ve reyting ilişkisi var ‘Bu Daha Başlangıç’ta. Yine de özet olarak söylemek gerekirse, biraz değişikliğin iyi olacağına inandık. Asıl kulvarım olan habere döndüm. 12 sene sonra döndüğüm haberde dokuz ay gibi kısa bir süreye bir kitap sığdırdım. Sokaklara çıktım. Hayat buldum. Olayları yine, yeni, yeniden ilk elden öğrenmenin, yaşamanın, tarihe tanıklık etmenin dayanılmaz hazzını aldım.

‘Gerçek Gündem’e nasıl hazırlanıyorsunuz? Yayıncılık amacınız neler?

Malum son zamanlarda haber kanalları ve haberciler çokça eleştiriliyor izleyici tarafından… Saat 23.00’de gidiyorum televizyona ve ekibimle birlikte sabaha kadar haberleri hazırlıyoruz. Ben İstanbul’dan, Flash TV Ankara Temsilcisi Yılmaz Tunca da Ankara’dan katılıyor yayına. Ben haberleri sunarken Yılmaz Tunca gazeteleri ve köşe yazılarını aktarıyor. ‘Gerçek Gündem’e en temel habercilik kurallarına göre hazırlanıyoruz. Haberi hazırlar ve aktarırken hiçbir kaygı taşımıyoruz. Bunun nedeni, çalıştığım televizyonun ideolojik ve ekonomik olarak hiçbir yere bağlılık hissetmemesi, gebelik duymaması, borçlu olmamasıdır. Bu da bir haberci için inanılmaz bir özgürlük. Evet son zamanlarda haber kanalları çokça eleştirildi. Özellikle Gezi Parkı olaylarındaki yayın politikaları ile eleştirildiler. Eğer haberciyseniz, çizgiyi korumayı çok iyi becereceksiniz. Ne taraf, ne yandaş, ne de yaygaracı ve gargaracı olacaksınız. Önemlisi, ‘düzlem ayna’ olabilmek. Yani, gerçeği olduğu gibi yansıtabilmek.

 

 ‘Bu Daha Başlangıç’ kitabınız hayırlı olsun. Yazma sürecinizi anlatır mısınız?

Teşekkür ederim. 23 Mayıs 2013 günü Gezi Parkı’ndaki ilk ağaçlar sökülmeye kalkıldı, ilk eylem de böylece başladı ve ben sokağa çıktım. Yayın sürelerim haricinde neredeyse iki ay sokaklarda yatıp kalkarak olayları izledim. Not tuttum, fotoğraf ve video çektim. Yani 24 Mayıs 2013 günü olayların geleceği noktayı kestirerek, kitabı yazmaya karar vermiştim. Gaz, taş, cop, küfür ne varsa yedim. İtildim, hırpalandım. Gün geldi gözlerime buz basıp uykusuzluğun acısını bastırdım ama sonunda bu kitap çıktı ortaya. Genç, yaşlı onlarca kişiyle gecenin bir yarısı, gaz arası, soluklanma ya da saklanma nöbetlerinde yanıtını aradığım en önemli sorulardan biriydi, eylemcilerin ‘bu’sunun ne olduğu. Ve, ‘Bu Daha Başlangıç’ kitabımda o yanıtlar en çıplak haliyle yer aldı. 

Yazıya bağlantı; Çağnur Öztürk - Hafta Sonu Dergisi